9 Eylül 2016 Cuma

Size nasıl kitap yazmaya başladığımı, Sophie kitabını neden yazdığımı ve buna nasıl karar verdiğimi anlatmak istiyorum. 


En yeni kitap kapağımız


Öncelikle küçük yaştan beri bilgisayarım çok fazla benim tarafımdan yazılan kitapları, paragrafları kaydetti ve sildi. Kimisi bilim kurguydu kimisi aşktı kimisi de benim hayatımdan izler, kişiler, anılar taşıyan kitaplardı. Ama hepsini sildim. İçim acıdı tabi, ama silinmesi gerekiyormuş demek ki. Ergenlik zamanlarımı çoğunuzun yaşadığı gibi ağır geçiren bir kızdım ben. Olaylara melankolik bakardım ve bu kalemime de yansırdı. O zamanlar etkisi altında kaldığım vampir-kurt adam hikayeleri, düşen melek hikayeleri gibi bir çok kitap yazdım ve hepsi melankolikti. Mutlu son düşünmüyordum. Büyüdükçe ve ergenlikten sıyrılmaya başlayınca hepsini sildim. Hayatımızda mutlu son yaşayamayabiliyorduk ama kitap yazarken en sevdiğim şey kendi yazdığım filmin kendi yönetmeni olabilmemdi. 

Sophie kitabını neden yazdığım sorusuna gelecek olursak, hala duymakta olduğum bir şey var; "bu kitap Muhteşem Yüzyıl'dan mı esinlenildi?". Hayır, öyle bir şey yok. 2014 yılında yazmaya başladım kitabı. Evet dizinin başlangıç zamanına denk geliyor ve evet, o diziyi takip ediyordum. Ama esin kaynağım o dizi değil. Benim tarihe olan merakım hep vardı, en çok da Osmanlı Tarihi'ne. Hayatımdan bazı kişiler geçti, biri vardı çok iri yarıydı ve korumacıydı, sertti. Ona Dördüncü Murad ismini verdim kitapta. Biri vardı, yeşil gözlüydü, asildi ve otoriterdi. Ona da Zeyneb Asime dedim. Biri vardı çekimserdi, utangaçtı. Nazperver dedim. Biri vardı deliydi, çılgındı. Deli İbrahim dedim derken kendime de Sophie dedim.

Kitabı ilk kağıda yazmaya başlarken, Sophie'nin soyadı Sophie Beckett idi. Julia Quinn kitaplarını çok severdim ve hala da severim. Ama bende yalnızca bir kitabı yoktu, arkadaşımdan ödünç aldım. Ve o ödünç aldığım kitap benim en sevdiğim kitap oluverdi, Son Söz Aşkın. Son Söz Aşkın'da Benedict Bridgerton ile efsanevi bir aşk yaşamıştı kendisi. Sonra da telif hakları başıma dert olmasın diye De Jong olarak değiştirdim benim Sophie'min ismini. 

Ben bu kitabımı kağıtlara yazarken, arkadaşlarımdan biri Wattpad sitesini önerdi kitap okumam için. Ben siteye girer girmez kitap okumaktan çok, kitap yazabildiğime sevinmiştim. "Ya beğenilmezse?" diye çok düşündüm, ilk bölümü yazdım ve aylarca bekledim. Ama beğenilmişti ve devamı isteniyordu. Telefon elimde açık bir şekilde, mutluluktan ağladığımı hatırlıyorum. Sonra da devamı geldi. Hala bazen aylarca yazamadığım oluyor, bazen canım istemiyor. Ama çoğu zaman üniversite eğitimime devam ettiğimden dolayı yazamıyorum. 

Sophie De Jong, Hollanda'dan kaçan, bir asilzadenin kızı. Osmanlı Sarayı'na, Dördüncü Murad'a getiriliyor ve ona güvenmek zorunda kalıyor. Dördüncü Murad'a olan sevgisini fark etmeden önce ise hayatında bir sürü dönüm noktası yaşıyor. Dördüncü Murad'ın o zamanki hasekisi Zeyneb Asime Sultan ile, Sophie'nin bir zamanlar tek dostu olan Nazperver arasındaki çekişmeleri, üç kadın bir erkek adı altında elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum. 

Henüz okumaya başlamayanlar varsa ve okumaya karar vermişlerse, iyi okumalar... 

Sevgilerle,
Elifnaz Okel